Çarşaflı Menekşeyi Kocası 6 Aydır Sikemiyormuş! (Mesut 40 Y., İstanbul)
İstanbul Fatih semtinde bir apartmana taşındık. Oturanların hepsi tutucu aileler. Bazıları çarşaflı, bazıları türbanlı. Karım açık giyinir, ama fazla da açık olmayı sevmez. Apartmana taşınalı bir ay geçmesine rağmen hiçbir komşu hoşgeldine gelmediler. Erkekler bana, kapalı kadınlar da karıma selam vermiyorlardı. Bizi dışlamışlardı. Komşular hoşgeldine gelmeyince, karım kek pasta falan pişirmiş, onları çaya davet etmiş, ama kimse gelmemiş. Akşam karımın gözlerinden yaşlar akarak bana şikayet etti ve “Buradan taşınalım!” dedi. Ne olduğunu sorduğumda, komşular (Biz açık bir kadının pişirdiklerini yemeyiz!) demişler.
Benim de canım çok sıkıldı, fakat, “Taşınmayıp sabredelim, nasıl olsa bir aileyle bir gün samimiyet kurarız.” dedim. Ama 1 yıl kimseyle konuşamadan apartmanda oturduk. Birgün karşı komşumuz çarşaflı Menekşe hanımla apartman girişinde karşılaştım. Elinde çok büyük bir karton kutu vardı, taşımakta zorlanıyordu. Başını öne eğerek bana, “Komşu, yardım edermisin?” dedi. Ben de, “Hayhay efendim!” dedim ve elinden aldım, yukarıya kadar taşıdım. Karton gerçekten çok ağırdı, içinde Çelik Tencere takımı varmış. Kapısının önüne kadar götürüp bıraktım. Menekşe hanımın sadece gözleri görünüyordu ve gözleri gülerek bana teşekkür etti.
Birkaç gün sonra Menekşeyle tekrar kapıda karşılaştık. Bana selam verdi, gözleri yine gülüyordu. Bu sefer gözlerine dikkatli bakınca çok güzel olduğunu fark ettim. O da benim gözlerime derin derin baktı ve “Komşu, kocam sizinle tanışıp bir çay içmek ister, bize gelirmisin?” dedi. Ben, karımın bir aylığına annesine gittiğini, evde yalnız olduğumu söyleyip, “Karım gelince beraber ziyaret edelim.” dedim. O da, “Siz yalnız gelseniz de olur…” dedi. “Hayhay! Geleyim ozaman.” dedim.
Akşam yemeğinden sonra kapılarını çaldım. Menekşe açtı ve buyur etti. Beni oturma odasına aldı. Kocası yatakta uzanıyordu, beni görünce yarım oturdu ve “Komşu hoşgeldin, kusura bakma, ben biraz rahatsızım, ayağa kalkamıyorum.” dedi. Ben, “Önemli değil.” dedim. Kısaca tanıştık ve karısına yardımım için çok teşekkür etti. Kocası tutucuydu, ama neşeli bir adamdı, kısa zamanda muhabbete başladık. Altı ay önce trafik kazası geçirmiş ve belinden aşağısı felç olmuştu, her şeyiyle karısı ilgileniyordu.
Menekşe hanım çaylarımızı getirdi, çarşafını çıkarmadan odaya oturdu. Üçümüz biraz daha konuştuk ve erkenden ayrıldım. Menekşe hanım kapıdan uğurlarken ona, “Bir ihtiyacınız olduğunda söylemeniz yeterlidir, elimden geleni yaparım.” dedim. Güzel gözleriyle gülerek teşekkür etti.
Menekşenin gözlerini unutamıyordum. Çok güzeldi. Uyurken dahi hayal kurmaya başlamıştım, Menekşenin gözlerine bakarak onu öptüğümü düşünerek uyuyordum.
Bir akşam geç vakitte kapım çaldı, hemen açtım. Karşımda Menekşe duruyordu. Gözleri bu sefer daha da güzeldi, çünkü gözkapaklarını pembe ile renklendirmişti. Çarşafının yüz kısmını açarak, “Mesut bey, size bir tabak börek getirdim, alırsanız memnun olurum.” dedi. İlk defa yüzünü tam görmüştüm ve içimden (Aman Tanrım!) dedim. Parlak kırmızı rujlu dudakları, bembeyaz inci gibi dişleriyle, karşımda sanki bir manken vardı. Ne diyeceğimi bilemeden dondum kaldım. Menekşe benim şoka girdiğimi görünce tabağı elime tutuşturdu. Elini elime hafifçe değdirince kalbim duracak gibi oldu. “Menekşe hanım zahmet etmişsiniz, teşekkür ederim, tabağınızı boşaltıp hemen getiriyorum, biraz bekleyin lütfen.” dedim.
Hiç beklemedim bir cevap verdi, “Mesut bey müsadeniz olursa ben boşaltayım.” dedi. Hemen kapıdan çekilerek, “Buyurun.” dedim. Kapıyı kendisi örttü ve mutfağa girdi, ben de arkasından gittim. Bir melek gibi süzülerek yürüyordu. Çarşafının altında uzun topuklu ayakkabı vardı. Çarşafını biraz yukarı çekmiş, ayakkabısının ve ince siyah çorabının güzelliği ortaya çıkmıştı. Tabağı masaya koydu. Ben korkarak sandalyeyi çektim, “İsterseniz biraz oturun.” dedim. Hemen oturdu, ben de karşısına oturdum. “Kocanız nasıl?” dedim. Gözleri bir an sulandı ve “Çok kötü Mesut bey, çok ağır ilaçlar kullanıyor ve sürekli uyuyor, biraz önce yine uyudu, sabaha kadar top atsan uyanmaz artık!” dedi. Canının çok sıkıldığını ve biraz dertleşmek istediğini söyledi. Karımın olmadığını bildiği halde çarşaflı şuh bir hanımla evde yalnızdım ve şeytan (Tamam oğlum köşeyi döndün!) diyordu.
Menekşe biraz havadan sudan anlattı ve esas konuya girdi. Kocasının belinden aşağısıyla birlikte erkeklik organı da işlev görmüyormuş ve iyileşmesi yıllar alacakmış. Menekşe hanım benden ilk defa yardım istediğinde gözlerindeki gülümsemeyi anımsadım, ilk mesajını ta o zaman vermişti. Genç ve güzel kadın 6 aydan beri bir erkeğe açtı. Aklımdan bunlar geçerken, Menekşe hanım gözlerime bakarak, “Mesut bey ben çok özledim…” dedi. Anladığım halde, “Neyi?” diye sordum. “Biliyorsun… Bir kadın en çok neyi özlüyorsa onu…” dedi ve gözleriyle (Beni sik!) diye yalvarırcasına bakmaya başladı.
Ben de neredeyse 1 aydan beri karım olmadığından iyice sekse susamıştım. Yavaşça Menekşenin yanaklarından tuttum ve rujlu dudaklarını emmeye başladım. Belime sarılarak amını sertleşen yarağıma dayadı ve dilini ağzıma soktu. Dilini ısırdım, o da benim dilimi emdi ve ısırdı. Çarşafının üstünden poposuna yapıştım, altında külot yoktu ve ipek çarşafın yumuşaklığıyla poposunun sertliği beni çıldırtmaya yetmişi. Gözlerine bakarak, “Siz evdeyken makyaj yapar mısınız?” dedim. “Hayır, ilk defa bugün kocam uyuduktan sonra gizlice yaptım.” dedi. “Neden?” dedim. “Seni çıldırtmak ve kendimi siktirtmek için!” dedi. Çarşafını bir hamlede üzerinden çıkardım…
Memeleri çok güzel ve dimdikti. Siyah külotlu çorap giymişti. Ben külotlu çorap fetişiydim, onu öyle görünce yarağım biraz daha büyüdü ve kazık gibi oldu. Rujlu dudaklarıyla yarağımı yalamaya emmeye başladı. Ben de çorabının üzerinden amını yalamaya, öpmeye ısırmaya başladım. İkimiz de çıldırmıştık. Çorabının önünü yırttım ve dilimle içini yaladım. Başımdan tutarak kendine çekti, “Sik artık beni, dayanamıyorum, tam 6 aydan beri amıma yarak girmedi, sok artık, sok!” diye bağırdı. Siyah başörtüsüyle altımda sikilmeye hazır bir karı vardı. Ağzımla ağzına yapıştım. Nefes alamıyordu ama dilimi ısırıyor ve eliyle tuttuğu yarağımı amına sokmaya çalışıyordu. Amı vıcık vıcık ıslanmış köpürmüştü. Çok dar ve küçük bir amı vardı. Benim yarak ise hayli büyüktü, girerken zorlayacağı belliydi.
Menekşeye “Benim yarak biraz büyük galiba, sokarken acıtabilirim, kusura bakma.” dedim. “Evet Mesut bey, yarağınız çok büyük, kocamınkinin iki katı, sokun artık!” dedi. Birden ve de çok hızlı sokmalıydım altımdan kaçmasın diye. Bağırmamasını söyledim ve ağzımı ağzına iyice bastırdım, ki çığlık atarsa duyulmasın diye. Yarağımı amına en son hızımla soktum, Menekşenin çığlığı ağzımın içinde boğuldu ve gözlerinden yaş geldi. Altımdan kaçmaya çalışıyor fakat yaraktan kurtulamıyordu. Yavaşça çektim yavaşça soktum ve ağzını serbest bıraktım. Zevkten inlemeye başladı ve yüzlerce kez (Sik beni!) diye yalvardı.
15-20 dakika yavaş yavaş siktim ve Menekşe 2 kez orgazm oldu, elleri yana düştü. Birkaç kez dölüm gelmeden beklemiş ve geciktirmiştim. Birkaç kez geciktirince benim yarak küser ve dölü fışkırtmazdı. Kendi karımı da bu yöntemle en az bir saat sikerdim. Karım da (Ne olur boşal artık amım felç oldu!) diye yalvarırdı. Menekşe de aynı karım gibi başladı, gözlerime bakarak, “Hadi boşal artık, fışkırt dölünü, doldur içimi, korkma korunuyorum!” dedi. Ben de dölümün ancak bir saat daha amını sikersem veya götüne sokarsam fışkıracağını söyledim. “Tamam, nasıl olsa orospu olduk, götümü de sik ki tam orospu olayım!” dedi ve arkasını dönüp domaldı…
Menekşenin götüne hiç yarak girmediği belliydi. Amından akan sularla göt deliğini yarağımla yağladım. Sonra yarağımın başını göt deliğine dayayıp yavaş yavaş soktum. Bağırmasını ve kaçmasını bekliyordum, ama öyle olmadı. Başı girince, “Acımıyor mu?” diye sordum. “Acıyor, ama aldığım zevk daha fazla, yavaş yavaş sok canım!” dedi. Götünün o dar deliğine yavaş yavaş gitgeller yaparak giriyordum. 5 dakika içinde delik iyice genişledi ve dibine kadar gömünce Menekşe derin bir zevk çığlığı attı. Artık hızlı hızlı sokup çıkarıyordum. 5-6 dakika kadar daha götünü siktim, dölüm gelmek üzereydi. Dölüm tam fışkırmak üzereyken götünden çekip amına gömdüm ve boşalttım. Yarağımı amından çıkarmadan bir süre arkasına abanmış halde kaldım. Sonra amından çıkıp bunu sırtüstü yatırdım ve dudaklarına yapıştım. 10 dakika öpüştük. Menekşe aniden kalktı giyindi ve hiçbir şey söylemeden kaçtı gitti.
Ertesi akşam eve gelirken Menekşeyi tekrar sikmeyi hayal ediyordum. Ama birdaha uğramadı. Birkaç gün sonra da (ben işteyken) taşınmışlar. Kapıcıya nereye taşındıklarını sordum, bilmiyordu. Birdaha da Menekşeyi bulamadım.